Ailede Alerjinin Bebeğe Etkisi Var mı?

Bebeklerde beslenme için genellikle 6.aydan itibaren ek gıdalara geçilmesi çok sık görülen bir durumdur. Tabii ki ek gıdaya geçilemez diye bir kaide yok. Fakat ek gıdanın yanı sıra anne sütünden vazgeçilmemesi hayatı boyunca pek çok alanda işlevsel sonuçlar doğuracaktır. Bunu birkaç farklı temelde incelemiştik. Aynı standartları ailede alerjinin bebekte etkisi noktasında da görebiliyoruz. Çünkü alerjiler günümüz dünyasının en büyük sorunlarından birisi haline dönüştü. Hatta genetik alerjiler son yılların en yüksek seviyesine gelmiş durumda.

Bunun altında yatan sebeplerden birisi ise genetik yatkınlık olabiliyor. Örneğin bir bebek dünyaya geldiğinde her insan gibi hali hazırda %20 ile %30 arasında bir alerjen riskine sahiptir. Bu besin enerjisinin çok daha yüksek görüldüğü bebeklere de rastlanabilir. Ancak bu bebeklerde ailelerinin alerjen öykülerine bakıldığında mutlaka izlerle karşılaşılır. Yapılan araştırmalar neticesinde annede veya babada bir alerji yoksa burada %20-%30 oranında bir alerjen riskinden söz etmek mümkün oluyor. Eğer anneden ya da babadan herhangi birisinde alerji varsa bu durumda çocuğun alerji riski %40 ile %50 arasına yükseliyor.

Bazı durumlarda hem anne hem de babada alerji olduğu gözlemleniyor. Bu gibi bir durum ise bebeğin alerji ihtimalini %60-%70 seviyesine çıkartıyor. Bu direkt olarak %20-30 ile kıyaslandığında çok ciddi bir artış anlamına gelmiş oluyor.

Bebeklerde alerji oranı ebeveynlere bağlı olarak değişken olmasına karşın anne sütüyle de doğrudan ilişkilendirilebiliyor. 6 aya kadar anne sütüyle besleyen çocuklarda ve 6 aydan sonra da 2 yaşa kadar anne sütüyle besleyen çocuklarda belirgin farklılıklar oluşabiliyor. Bu durum anne sütünün alerjiler üzerindeki etkisiiçin gayet net bir faydadan söz etmemizi sağlıyor.

Normal şartlarda bebeklerde görülen alerjilersöz konusu olduğunda prebiyotik yönünden zengin besinler takviye edilerek alerjilerin üstesinden gelinmeye çalışılır. Prebiyotik ise anne sütünde çok ciddi miktarlarda bebek tarafından alınabilmektedir. Dolayısıyla anne sütüyle alerjilere karşı bir bağışıklık oluşturulabilmesi sanıldığı kadar zor ve imkânsız değildir. Tabii ki bu süreç uzun süreli bir emzirme dönemini beraberinde getireceğinden hem annenin doğru formda emzirmeye devam etmesi hem de çocuğun anne sütünü emmeyi sürdürmesi şarttır.

Keza emzirme döneminde annede oluşan alerjilerde de bebekler doğrudan etkilenmektedir. Yani bir bakıma alerjenleri tetikleyebilecek bir faktöre dönüşmemesi için anne sütüyle beslenme devam ederken annelerin beslenmelerine de özen gösterilmesi gerekir. Bebeğinizin ilk emmeye başladığı dönemden itibaren ilk 6 ay boyunca herhangi bir ek gıda ya da farklı bir besin takviyesi tercih edilmemelidir. Zaten bebeğinizin ihtiyacı olan tüm besin değerleri ve gıda yönünden alacağı bütün emzimler anne sütünde mevcuttur. Bu süreç dolana kadar yalnızca anne sütü kullanmak ciddi bir bağışıklık kazancına sebep olacaktır.

Akabinde ise çoğunlukla yaşanan sorunların başında anne sütünün yeterli gelmemesiyle karşı karşıya kalırız. İşte bu durumda da alerjiler es geçilecek bir faktör olmamaktadır. Yapılması gereken en doğru şey doktor tavsiyesi dahilinde prebiyotik devam sütlerikullanılmasıdır. Prebiyotik kaynaklı besinlerle beraber anne sütüne devam edilmesi de önemlidir. Keza yeterli beslenme eğrisine ulaşılamasa bile mümkün mertebe anne sütü ve bebekarasındaki bağın koparılmaması önem arz ediyor. Belli bir süre boyunca devam sütüyle birlikte yapılacak beslemelerin ardından bağışıklık sisteminde tıpkı anne sütüyle oluşacağı gibi güçlü bir kalkan devreye girecektir. Hem rahatsızlıklara karşı hem de alerjilere karşı güçlü bir koruma söz konusu olacağından bebeğiniz çok daha sağlıklı bir yaşama merhaba diyecektir.